Posts Tagged ‘Muhibbi’

       Osmanlı padişahlarının onuncusu, Devlet-i Âlî’nin ihtişamlı devrinin hükümdârı Kânûnî Sultan Süleyman Han -aleyhi’r-rahmeti ve’l-gufran- pek bilinen bir şiirinde şöyle der:

“Halk içinde mu’teber bir nesne yok devlet gibi
Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi”

        Bugünün lisânıyla şöyle demek olur: “Halk içinde devlet gibi itibarlı bir nesne yok. (Halbuki) cihanda bir nefes sıhhat gibi devlet olmaz.” Devlet kelimesi bugün daha ziyade kullandığımız ülkede düzen ve yönetimi sağlayan yapı olduğu gibi “baht, saadet, mutluluk” mânâlarına da gelir. Dolayısıyla cihan develtinin başındaki padişah: “Dünyada bir nefes sıhhat gibi mutluluk da olmaz, devlet de” demektedir. Her bakımdan hikmetli ve mânidâr olan bu sözün bir padişah tarafından söylenmiş olması onu daha da mânâ yüklü hâle getiriyor.

          Devrinde ihtişamıyla göz dolduran, pek çok yer fetheden Kânûnî Sultan Süleyman Han’ın şu sözü söylediği rivayet edilir: “Bunca yıllık saltanatımda iki şeyle övünürüm. Biri Sinan gibi bir mi’mâra sahip olmak, diğeri de Bâkî gibi bir şâiri bulup çıkartmaklığımdır.” Dikkat buyurunuz, padişah, onca yer fethetmekle, ülkenin sınırlarını genişletmek, refah seviyesini yükseltmekle, “her yaneden ayağına altun akup gelmesiyle”* değil, kendi döneminde eser veren Sinan gibi bir mimar, Bâkî gibi bir şairle övünüyor. Bugün o fethedilen yerlerin pek çoğu elimizden çıkmış olsa da Sinan’ın mimarlığını yaptığı Süleymaniye, Selimiye camileri ve pek çok yapılar; Bâkî’nin mısraları bize o dönemin “kubbede bıraktığı hoş sadâyı”** duyuruyor da ecdâdı hayırla yâd ettiriyorsa Kanûnî’nin bu sözü söylemekle ne kadar firasetli davrandığı daha iyi ortaya çıkmış oluyor.

          Kanûnî Sultan Süleyman Han’ın yukarıda ilk beytini (matla beyti) verdiğimiz şiiri beş beyitten oluşuyor. Bâkî, bu şiirin her beytinin başına vezne ve kafiyeye uygun üç mısra ekleyerek şiiri tahmis etmiştir. “Beşleme” de diyebileceğimiz “tahmis”, divan şiirinde bir türdür ve bir şairin başka bir şairin bir gazelinin her beytine yukarıda bahsettiğimiz şekilde ekleme yapmasıyla yazılır. İşte şairler sultanı  Bâkî de, Sultan’ın şiirini, yukarıda ilk beyti verilen şiiri, tahmis eylemiştir. Dilerseniz şiirin ilk bendini, Bâkî’nin tahmisiyle okuyalım:

“Câme-i sıhhat Hudâ’dan halka bir hıl’at gibi
Bir libâs-ı fâhir olmaz cisme ol kisvet gibi
Var iken baht u saadet, kuvvet u kudret gibi
Halk içinde mu’teber bir nesne yok devlet gibi
Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi”

        “Sıhhat gömleği Allah’tan halka (lutfedilmiş) bir kaftan gibidir. (Dolayısıyla) Cisim (beden) için  o giysi gibi övünülecek bir elbise olmaz. Baht ve saadet, kuvvet ve kudret gibi şeyler var iken halk arasında devlet gibi itibarlı bir nesne yok. (Halbuki) cihanda bir nefes sıhhat gibi devlet olmaz.”

        Bir de üçüncü bendi okuyalım (yine ilk üç mısra Bâkî’ye son iki mısra Kanûnî Sultan Süleyman’a ait.)   :

“Tâat-i Hak mûnis-i bezm-i bekâdur âkıbet
Sıhhat-i cân u beden senden cüdâdur âkıbet
Bâd-ı sarsardur fenâ ‘âlem hebâdur âkıbet
Ko bu ayş u işreti çünkim fenâdur âkıbet
Yâr-i bâkî ister isen olmaya taat gibi”

      “Hakk’a ibâdet, ebediyet meclisinde can dostudur. Canın ve bedenin sıhhati sonunda senden ayrılacaktır. Fânîlik şiddetli bir rüzgâr olup âlem eninde sonunda hebâ olacaktır. Bu yiyip ve içmeyi bırak çünki akıbet fenâdır/fâniliktir. Ebedî Yar ister isen ibadet gibi (seni O’na ulaştıracak) olmaz.”

          Allah, Kanunî Sultan Süleyman Han’a ve şairler sultanı Bâkî Efendi’ye rahmet eylesin.


         Ek bilgi: Bu yazı, Biga Doğuş Zirve Gazetesi yazılarındandır. “OLMAYA DEVLET CİHANDA BİR NEFES SIHHAT GİBİ” başlığıya, Şubat 2014.


* Bâkî’nin “hazan gazeli” olarak bilinen şiirinin bir beyti şöyledir: “Her yanadan ayağına altun akıp gelür/ Eşcâr-ı bağ himmet umar cûybârdan”
** Bugün atasözü gibi kullanılan “Bâkî kalan bu kubbede bir hoş sadâ imiş” mısraı da şâir Bâkî’ye aittir.
Kaynaklar:
-Bâkî Divânı, Tenkitli Basım, Hazırlayan: Dr. Sabahattin KÜÇÜK, Türk Dil Kurumu Yayınları, 2. Baskı, Ankara 2011.
-Osmanlı Türkçesi Sözlüğü, Prof. Dr. İsmail Parlatır, Yargı Yayınevi, 3. Baskı, Ankara 2011.
                                                                                                                                                       Fahri KAPLAN

Tags: , , , ,

20
Şub

Bir Sultanın Muhasebesi

   Yazar: Fahri Kaplan    Kategori Edebiyat, Tarih

Kânûnî Sultan Süleyman Han -aleyhi’r-rahmeti ve’l-gufrân- yazdığı üç bin civarı şiirle en çok şiir yazan divan şairlerinden biridir. Şiirlerinde “Muhibbî” mahlasını kullanmıştır. Divan’ı Coşkun Ak Hoca tarafından hem latin harfleriyle transkribe edilerek hem de günümüz Türkçesiyle beyitlerin mânâları verilerek yayınlanmıştır. Ben son dönemlerde zaman zaman, Sultan’ın şiirlerinden seçmelerin yer aldığı bir çalışma olan İskender Pala’nın “Muhteşem Şâir Muhibbî” başlıklı kitabından şiirler okuyorum. Çalışmada İskender Pala, Muhibbî’den 100 şiir seçerek, hem şiirlerin aslını latinize hâlde vermiş, hem de günümüz Türkçesi ile beyitleri açıklamış. İşte, bu eserde okuduğum bir gazel, cihan padişahı Sultan’ın kendisini muhasebe ettiği güzel şiirlerinden biri olduğu için dikkatimi, ilgimi çekti ve Sultan’a olan sevgimi daha da arttırdı. Bu güzel şiiri sizlerle paylaşmak istiyorum:

                    GAZEL

Şâh olup ey dil eger kılmayasın adl ile dâd

İki âlemde mukarrer olısarsın nâ-murâd

(Ey gönül, padişah olduğun halde adalet ve doğruluk ile hükmetmez isen, elbette iki alemde muradına ulaşamayanlardan olursun.)

Mûr gibi pâymâl ettirme gel miskinleri

Saltanat geçer Süleymân dahi olsan hemçü bâd

(Gel, miskinleri karınca gibi -ayak altında- ezdirme. Süleyman dahi olsan saltanat rüzgâr gibi geçer.)

Gözi yaşın her fakîrin zulm ile bahr eyleme

Padişâh-ı dehr olmakdansa yeğdür yahşi âd

(Zulmederek her fakirin gözyaşını deniz eyleme, dünyaya padişah olmakdansa iyi bir ad [bırakmak] [daha] iyidir.)

Dehr elinden ey gönül gam çekdügüme gam yeme

Bunu fikr eyle kim almışdur bu dünyâdan murâd

(Ey gönül bu düntyanın elinden gam çektiğime gam yeme! Bu dünyadan muradını kğim almıştır, bunu düşün!)

Ey Muhibbî etme dünyâ fikrini an âhirün

Kande gitti Hüsrev ü Cemşîd ü Dârâ Keykubâd

(Ey Muhibbî! Dünya fikrini etme, ahiretini [akıbetini] an. Nerde Hüsrev, Cemşid, Dârâ, Keykubâd [gibi padişahlar]; [hepsi] gitti.)

 

Kaynaklar:

– İskender Pala, “Muhteşem şair Muhibbî”, Kapı Yayınları, 1. Basım, Mart 2011, İstanbul.

– Ferit Develioğlu, “Osmanlıca-Türkçe Ansiklopadik Lügat”, Aydın Kitabevi, 24. Baskı, 2007, Ankara.

Fahri Kaplan

Tags: , , , ,