Posts Tagged ‘Lale Devri’

19
Oca

Lâle Devri Çocuklarıyız Biz, Zamanımız Geçmiş

   Yazar: Fahri Kaplan    Kategori Edebiyat

 

   Eski radyodan değil, bilgisayardan geliyor ses: “Çok geç kalmışız canım, vakit bu vakit değil, / Eski radyolar gibi çatıya saklanmış aşk.”

   Aşk! Afet-i can… Hem zehir, hem derman… Mecnun olmadan aşıklık iddiası ise pek yavan. “Aşk öldü mü yoksa?” derken devam ediyor derunumda bir yere dokunan sözler: “Öyle sanmışız canım, artık ölümsüz değil. / Leylâ ile Mecnun gibi çoktan masal olmuş aşk.”

   Hani şu dile dolanan Lâle Devri… Hani hep zevk u safa imiş, güya yatmışız ya hep. Hatta koskoca Osmanlı bile bu 12 yıldan dolayı batmış bazı akl-ı evvellerimize göre. Ah, aaah! Her şeyi hırsa bağlayan modern akıl! Senden o devrin zarafetini anlamanı beklemiyorum zaten. Nedim’in şarkılarındaki ince ruhtan da bî-habersin biliyorum. Senin bu dünya dağdağasının  girdabında boğulmuş hâlin bana uymuyor. Benim zamanım bu değil, biliyorum. Devam ediyor şarkı: “Lâle Devri çocuklarıyız biz, zamanımız geçmiş. Aşk şarabından kim bilir en son hangi şanslı içmiş?”

    Hangisi? Dünya dağdağasında her gün kaybolup, dışına bakıp özünü unutmak mı? Yoksa gönlündeki aşkı en büyük hazine bilip, o engin ummanda aşk meyine kanmak, kandıkça yanmak mı? Keşke gönülde yanan kıvılcımlardan dünyaya da bir parça sıçrasaydı da kül olsaydı şu üç günlük dünya için her türlü aşağılığa tenezzül edenler. Kül olsaydı bebek katilleri, kül olsaydı zalimler. Kül olsaydı aşka inanmayan hissizler güruhu. Ne çektiyse onlardan çekmedi mi şu yaşlı dünya. Onlar bu vahşetten utanmazken, ben onların düzeninin oyuncağı olmadığım için mi utanayım? Utanmam, iftihar ederim elbet. Devam ediyor şarkı. Devam ediyor ve bitiyor, beni de bitirerek:

   “Ben derim utanma iftihar et, sevmeyenler utansın.

     Aşksızlığa mahkum edildiysek bu dünya yansın.”

     Kalemine, elemine, aşkına, ruhuna sağlık Sezen (Aksu)! Sezmeyen, hissetmeyen bu şahane sözleri yazamazdı zaten.

                       

                       Fahri Kaplan

Tags: , ,