Gurbette yaşayanlar bilir, ne tarifsiz duygudur memlekete kavuşmak. Hele bu memleket Biga gibi havası, suyu, kokusu kendine has; insanındaki bir tebessüm nice baldan tatlı bir yerse… Bir akşam vakti Biga’ya kavuştuğum anlardaki lezzeti çok az şeyden alabilmişimdir hayatta.
Bir yerin sırrına en iyi ömrünün en müstesnâ demlerini o yerde yaşamış kimseler vâkıf olur. Öyle ki bu kişiler için o yerin her sokağı, her kaldırımı, görüldükçe nice hatırayı çağrıştıran bir rüyâ âlemidir. Hele çocukluk, gençlik orada geçmiş; hayatın hiç unutulmaz, tatlı, deli-dolu anları bir kısa film gibi yaşanmışsa bir yerde, insanın orayı unutması mümkün değildir. Bütün bunlar bir araya geldiğinde anlarız neden Biga, gurbetteki Bigalı’nın ruhunu derinden kavrar her kavuşulduğunda.
Biga’ya dönüş yolculukları yok mu! Hele o yolculuğun son anları… Bursa yolundan Biga’ya yaklaşırken uzun bir düz yolun sonunda yokuşlar çıkar karşımıza. Birkaç tane vardır bu düz yoldan sonra gelen yokuşlardan. Çıkılan her yokuş heyecanlandırır insanı. Acaba şimdi mi kavuştuk öz memleketimize diyen Bigalı için yerinde durmak ne zor bir şeydir o dakikalarda. Hele gece yolulukları insana bu gizemli ve heyecanlı havayı çok daha iyi verir. Ve en sonunda ince bir tebessümle parlar Biga’nın hem-şehrî ışıkları. Kavuşmak bu kadar güzel olmasa gurbetin ne anlamı kalırdı ki zaten. Böyle demlerde şair olmalı ruh, en güzel şiirini Biga’ya yazmak için. Belki de bir mûsikî-şinâs olmalı, en güzel şarkısını Biga’ya armağan edebilmek için. Bir ressam olmalı, mutluluğun resmi yapılabilecekse başarmak için. Ya da bir atlet olmalı, Biga’nın her sokağında koşmak, yürümek, çocuklar gibi zıplamak için. Biga’yla olmalı ruh, Biga’yla dolmalı bu demlerde.
Şimdi gurbet geride kaldı. Her gün yaşamaya alıştığımız Biga yine güzel, yine bize hitap ediyor. Ancak ne o gurbet günlerinde duyduğumuz özlem ne de dışardan gelip Biga’ya kavuştuğumuz anlardaki duygular aynıyla tadılabiliyor. Aşklarının en ileri seviyede kalması için Leylâ ve Mecnun’u kavuşturmayan şair ne kadar haklıymış!
Fahri Kaplan
Not: Bu yazıyı Eylül 2008’de Biga’da kaldığım zaman yazmıştım. Şimdi yolum Biga ile yine ayrıldı. Geçen hafta Biga’yı ziyarete gittiğimde yüreğim aynı hislerle kıpır kıpırdı.
Tags: Biga, gurbet, gurbet yazısı, memleket özlemi