2002 Dünya Kupası’nda İlhan Mansız’ın Senegal’e attığı golün videosunu ne zaman izlesem tüylerim diken diken olur. 7 yıl önce yaşadığımız o müthiş heyecanın, gördüğümüz o güzel rüyanın tadı hâlâ damağımdadır. Bir daha yer alacağımız Dünya Kupası’nı iple çekerim o günden beri.
Aksaya aksaya ilerlediğimiz, hoca değişikliği ile toparlanmaya çalıştığımız 2006 Dünya Kupası elemelerinde baraj maçında İsviçre ile eşleşmiştik. İsviçre’yi elersek 4 sene sonra tekrar Dünya Kupası’ndaydık. İlk maçı deplasmanda 2-0 kaybetmiştik. İkinci maçta her şeyimizi ortaya koymamız gerekiyordu. Şükrü Saraçoğlu’ndaki maçın 1. dakikasında şok bir penaltı golüyle 1-0 geriye düşünce işimizi iyice zora sokmuştuk. Artık 3 farklı kazanmamız gerekiyordu. Bu da gol yemeden 4 gol atmak demekti. Ama Milli Takım’ımız öyle motive olmuş, öyle iştahlı idi ki kurduğumuz müthiş baskı ile 50.dakikada 3-1’lik üstünlüğe ulaşmıştık. Artık daha fazla inanıyorduk. Bu işi bitiriyoruz duygusu bize hâkim olmuştu. Ama bu duygudan sonradır ki tempomuz birden düştü. 30 dakika boyunca ilk 50 dakikadaki arzumuzdan eser yoktu. Ta ki 80. dakikada yediğimiz gole kadar. Bu golden sonra tekrar canlandık. Bir gol daha bulduk. Ama yetmedi. Tarihimizin en iyi oyunlarından birini, belki de en iyisini oynadık ama yetmedi. Ah o İsviçre maçı, öyle içimde kalmıştı ki. O gün maçı beraber izlediğim arkadaşlara söylediğim sözler hâlâ aklımda: “Ah ki ah! Bir Dünya Kupası’na katılmak için 4 sene daha bekleyeceğiz!”
Bekledik, ama olmadı. Çok büyük bir sürpriz olmazsa da olmayacak. Dünkü Bosna beraberliğinden sonra Dünya Kupası Kafdağı’nın ardında bir yerlere gitti. Masallar gerçek olur, Kaf Dağı’nın ardına ulaşılır mı? Zor, çok zor. İpler artık bizim elimizde değil ki! Hatta elimizden tamamen çıktı.
Haziran’da 32 ülkenin milli takımını izlerken içimiz içimizi yiyecekse yine… Ve Türkiyeli bir Dünya Kupası görmek için seneler dörder dörder gidiyorsa ömrümüzden. Yazık, çok yazık!
Tags: Dünya Kupası, milli takım, Milli Takım Dünya Kupası, Türkiye