Posts Tagged ‘Beyit’
Klâsik şiirimizin (buna bugün divan edebiyatı da denmektedir.) birbirinden güzel beyitleri arasında seyahat etmek insana ayrı bir tad verir. Bugün bu şiirle aramızda dil problemi olduğu düşünülse de esasen bu şiirin alemine biraz girdikten sonra bunun hiç de aşılamayacak bir mesele olmadığı görülecektir. Zira o şairlerin yazdığı dil de Türkçe’dir. Edebi bir dildir, şiir dilidir, bu sebebden kendini okudukça açması; anlamak, özümsemek, tat almak için ilgi, sevgi ve çaba gerektirmesi tabiidir. Ben bu yazıda ve önümüzdeki bazı yazılarda -inşaallah- eski(meyen) şiirimizin bazı müstesna beyitleri arasında bir yolculuk yapmak istiyorum. Bu yazıda da Fuzûlî’nin yazdığı bir kaç müstesna beyitle hem-hâl olmak niyetindeyim. Eğer bu seyahate ben de varım diyorsanız, buyurunuz efendim!

Tags: Beyit, Fuzûlî beyitleri, Fuzuli
Pervâne Misâli
Kadim devir şiirlerinden sana bir demet sunmak isterdim; daha doğrusu o şiirleri demet demet sunmak isterdim! Gel de o güzel şiirler içinden hiç değilse bir beyit olsun okuyalım. Şöyle, sultanlara lâyık olsun; şairler sultanı Bâkî’den olsun:
Pervâne gibi şu’le-i şevkunle yanmadın
Âşık mahabbet adın anar mı utanmadın
(Pervâne gibi şevkinin aleviyle yanmadan, aşık utanmadan muhabbetin [sevginin] adını anar mı?)
Pervâne; mumun etrafında dönen dolaşan, yanan kavrulan kelebek. Muma olan aşkı şairlerin şiirine destan olmuş. Şair: “Muhabbetten, sevgiden bahsedecek olana öncelikle pervane gibi maşuğun ışığının alevinde yanmak gerek. Daha doğrusu âşık, öyle bir yanışla yanmadan bunlardan bahsetmeyi ar sayar.” demekte. Ey gönlünü aşk ile bezemiş gönül medeniyetinin müstesna insanları! O “şule-i şevk”e uzak düşsek de ondan küçük yansımalar bile şebçerağ beklediğimiz şu demlerde ufkumuzu aydınlatmada. Ruhunuz şâd, ukbânız da gönlünüzdeki güzel çiçeklerle âbâd olsun!
“Edebiyattürkiye” adlı internet sitesinin forumunda çok güzel bir konuya rastladım. Divan şiiri deyince aklımıza ilk olarak hangi beytin geldiği sorulmuş. Ve konuyla ilgili birçok edebiyat sever görüş belirtmiş. Klasik şiirimizde öyle güzel beyitler var ki insan onlardan hangisini okusa “Evet,en güzeli bu!” diyor. Forumda paylaşılan beyitlerden birkaçını size sunmak istiyorum:
Arz-ı hâl etmeğe cânâ seni tenha bulamam
Seni tenha bulıcak kendimi asla bulamam
(Ulvî)
***
Sanman ki taleb-i devlet ü câh etmeye geldik
Biz aleme bir yar için âh etmeye geldik
(Yenişehirli Avnî Bey)
(Dünyaya gelişimiz ne mevki ne makam ne de mal ve mülk peşinde koşmak içindir.Biz bu dünyaya bir sevgili için ah etmeye geldik.)
***
Kimsesiz hiç kimse yok var herkesin bir kimsesi
Kimsesiz kaldım yetiş ey Kimsesizler Kimsesi
(Rûşenî)
***
Gitdin ammâ ki kodun hasret ile cânı bile
İstemem sensiz olan sohbet-i yârânı bile
(Neşâtî)
***
Ne yanar kimse bana âteş-i dilden özge
Ne açar kimse kapım bâd-i sabâdan gayrı
(Fuzûlî)
(Bana gönül ateşinden başka kimse yanmaz. Kapımı da sabah rüzgarından başkası açmaz.)
***
Şeb-i yeldayı müneccimle muvakkit ne bilür
Mübtelayı gama sor kim geceler kaç saat
(Sâbit)
(En uzun gecenin hangisi olduğunu vakit ve yıldız ilimleriyle uğraşanlar ne bilsin. Sen gecelerin kaç saat olduğunu gama tutulmuşlara sor.)
***
Bende Mecnundan füzun aşıklık istidadı var
Âşık-ı sadık benem Mecnunun ancak adı var
(Fuzûlî)
***
Cihanda aşık-ı mehcûr sanma rahat olur
Neler çeker bu gönül söylesem şikayet olur
(Şeyhulislâm Yahya)
—–
Ben foruma mesaj bırakmadım. Ama görüşümü siz Lâfistan okurlarıyla paylaşmak istiyorum. Benim aklıma bütün bu beyitlerin hakkını bir beyt ile veren şairler sultanı Bâkî’nin şu müstesnâ beyti geliyor:
Âvâzeyi bu âleme Dâvud gibi sal
Bâkî kalan bu kubbede bir hoş sadâ imiş
(Bâkî)
Not:Bahsettiğim foruma şu adresten ulaşabilirsiniz: http://www.edebiyatturkiye.com/forum/index.php?topic=86.0
———–
Fahri Kaplan
Tags: berceste, Beyit, divan şiiri
Beyitler
Gül gibi gülmek gerekir mâşuğa,
Tâ ki bülbül sesli âşık inlesin.
***
N’ola ben şiirde aşkı söylesem,
Hangi şâir etmemiş aşktan bahis.
***
Neye yarar kadeh meyle dolmasa,
N’eylersin cihanı aşk da olmasa.
***
Pervane ne yanmakta tat bulmasa,
N’eylersin cihânı aşk da olmasa
Fahri Kaplan