Posts Tagged ‘Bâkî beyitleri’
Osmanlı’da yetişen büyük şâirlerin başında “Sultânü’ş-Şu’arâ” (Şâirler Sultanı) unvanlı Bâkî (vefatı h.1008/ m.1600) gelir. Asıl ismi Mahmud Abdülbâkî olan Bâkî Efendi, şiirlerinde İstanbul Türkçesi’ni engin tadıyla kullanmanın yanında bir medeniyetin ihtişamlı sesini mısra‘larına nakşetmiştir. Bir şâheser olan Bâkî Dîvânı’nda kasideler de gazeller de türünün zirve örnekleri mâhiyetindedir. Kânûnî Sultan Süleyman Han’ın -rahmetullahi aleyh- vefatı üzerine yazdığı mersiye de edebiyatımızda bu türde yazılan en iyi şiir olsa gerek.
Dilerseniz, Şâirler Sultânı Bâkî’nin şiir ikliminde bir kaç beyitlik bir seyahate çıkalım:
Ezelden şâh-ı aşkın bende-i fermânıyız cânâ
Mahabbet mülkinün sultân-ı ‘âlî-şânıyuz cânâ
(…)
Zamâne bizde gevher sezdügiçün dil-hırâş eyler
Anun’çün bagrumuz hûndur ma’ârif kânıyuz cânâ
“Ey can (sevgili)! Biz ezelden beri aşk şâhının fermânının kölesiyiz; sevgi ülkesinin yüce şanlı sultânıyız. Zamâne bizde cevher sezdiği için gönlümüzü hırpalar; onun için bağrımız kandır, biz ma’rifet kaynağıyız.”
Bu mısra‘lar kölelikle sultanlığı birleştiren ma’rifet cevherine sahip bir gönlün engin âleminin vasf edildiği sözleri taşır. Bâkî’nin bir başka gazeli de şu mısralarla başlar:
Yârdan cevr ü cefâ lutf u kerem gibi gelür
Gayrdan mihr ü vefâ derd ü elem gibi gelür
“Sevgiliden (gelen) sıkıntı ve eziyet, lütuf ve cömertlik gibi gelir. Başkasından (gelen) sevgi ve vefâ, dert ve elem gibi gelir.”
Her ne kadar, yer yer elemin yoğunlaştığı mısra‘larına şâhid olsak da Bâkî’nin şiiri, Fuzûlî’ninki gibi derin ızdırablarla örülmüş bir şiir değildir. Onun şiirinden safâ bulmak, hoşça bir tad alarak şenlenmek çoğu zaman mümkün olur:
Nükte-i mihr ü mahabbetdür ser-â-ser Bâkıyâ
Bulmaya aşk ehli eglence eş’ârun gibi
“Ey Bâkî! (Şiirin) Baştan başa sevgi ve muhabbet nüktesidir; (bu yüzden) aşk ehli şiirlerin gibi (bir) eğlence bulmaya!”
Yerinde durmayan, kararı olmayan bu dünya işleri, şair için, sevinmeye ve üzülmeye değmez:
Devlet-i dünyâ içün hergiz ne gam-gîn ol ne şâd
Ber-karâr olmaz bilürsin hâl-i âlem ey gönül
“Dünyâ saadeti için ne gam çek ne de sevin! Ey gönül, bilirsin âlemin hâli kararında olmaz (yerinde durmaz).”
Gül ile bülbül şiirimizde sevilen ve seveni temsil etmesi bakımından çokça işlenmiştir ve en zarîf işlendiği beyitlerden biri de Bâkî’nin şu mısrâlarıdır:
Gül gülse dâim ağlasa bülbül ‘aceb degül
Zîrâ kimine ağla demişler âlemde kimine gül
Bâkî’nin güzel beytlerinden belki kitaplarca bahs açılabilir ve her beytte ayrı bir tad yakalanabilir. Bu yazıda sadece o şiir ummânından bir kaç damlayı eksik ifadelerimizle sunmaya çalıştık. Bâkî, neredeyse atasözü hâline gelmiş mısrâında ifade ettiği gibi “kubbede bir hoş sadâ” bıraktı. Allah rahmet eylesin!
Âvâzeyi bu âleme Dâvûd gibi sal
Bâkî kalan bu kubbede bir hoş sadâ imiş
“Sesini bu aleme Hazreti Dâvûd aleyhisselâm gibi sal. Bu kubbede bâkî kalan bir hoş sadâ imiş.”
Kaynaklar:
Bâkî Dîvânı, Hazırlayan: Dr. Sabahattin Küçük, TDK Yayınları , Ankara 1994
Sabahattin Küçük, Bâkî ve Dîvân’ından Seçmeler, T.C. Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara 2002.
Yazının ilk yayım yeri: “Biga Doğuş BİGA”, Ağustos 2014.
Fahri KAPLAN
fkaplan@lafistan.com
Tags: Baki, Bâkî beyitleri, Bâkî'den beyitler, şiir