En Güzel Şiir
Gelin yeni şiirler yazalım. Mânâ ile âhengin kaynaşarak raks ettiği şiirler… Cilâlanmış, besberrak gönül aynasından görüntülerin “söz” hâlinde dile aksettiği şiirler… Dilimiz daha fazla yara almadan, çirkin sözler sinelerimizi hırpalamadan… Gelin yeni şiirler yazalım.
Şiirle tatlılaşsın kelimelerimiz. Gönül ırmağımıza şırıl şırıl duru sular aksın. Şevk olsun, coşsun sevinçler; bahçemizde açsın güller, lâleler; fısk u fücûr kokan şarap küpleri kırılsın, yerle bir olsun; aşkla dolsun piyâleler. Kalpler mâsivâdan arınsın, derûnumuzda hep güzellikler barınsın. “Kitâb”ı okuyan gönüllerimiz, “Sünnet”e sarılsın; kin, haset, kibir, bencillik bizden uzak olsun; kötü arzular kırılsın.
Gündüzler güneş gibi ziyâ saçsın. Geceler yıldızlar gibi par par… Ay doğsun üzerimize yeniden… Sen, özünü bil ey nefsim! Sen kendini bilirsen, bunun neticesi Rabbini bilirsen… Âlem bir başka bahara uyanır. Her insan bir âlemdir ve âlem, âlem iyi olursa iyileşir. Senin âlemin nurlansın ki âlem nurla, huzurla dolsun. Gelin; en güzel şiirimiz, hakiki güzelliği aksettiren temiz bir gönlün diliyle olsun. Hâlimiz güzel olsun; kâlimiz ancak o zaman hakîkî mânâsına kavuşur.
İçini ma‘rifetle dolduran gönül erbâbına aşk olsun!
***
Güzel şiirden bahis açmışken, güzel şiir mevzunda lisânını güzel sözlerle süslemiş şairlerden bir kaç beyt paylaşmak istiyorum:
Âvâzeyi bu âleme Dâvud gibi sal
Bâkî kalan bu kubbede bir hoş sadâ imiş (Bâkî)
(Şair, sesini bu âleme Hz. Davud Aleyhisselâm gibi duyurma tavsiyesinde bulunuyor. Davud Aleyhisselâm sesinin güzelliği ile bilinen bir peygamberdir.)
***
Zannetme ki şöyle böyle bir söz
Gel sen dahi söyle böyle bir söz (Şeyh Gâlib)
***
Bir şi‘r mest eyleyince şarab-ı ezel gibi
Her mısraıyla vehmolunur en güzel gibi
Üstâd elinde ser-te-ser âhenk olur lisân
Mızraba ses verir kelimâtıyle tel gibi (Yahyâ Kemal)
(Bir şiir, ezel meclisinde –elest bezminde- sunulan şarap gibi insanı mest eyleyince; her mısraıyla en güzel gibi vehm olunur. [Her mısraı en güzel şiir gibi zannedilir.] Üstâd bir şair elinde lisan baştan başa âhenk kesilir; kelimeleriyle mızraba tel gibi ses verir.)
***
Bir rubaisinin tercümesiyle ile Hazreti Mevlânâ’ya Allah’tan rahmet dilerken yazımıza mânâ yüklü bir nokta koyalım (Rubâinin tercümesi Mahmut Erol Kılıç’ın “Sufî ve Şiir” [İnsan Yayınları, 2009] adlı eserinin 74. Sayfasından alınmıştır. Dipnottaki bilgide tercümenin kime ait olduğu verilmemişse de, yapılan atıfa bakarak ve kaynakçada gördüğümüzden yola çıkarak, tercümenin muhtemelen M.Nuri Gençosman’ın iki ciltlik “Mevlânâ’nın Rubâileri” kitabından alındığını düşünmekteyiz.) :
Her nereye başım koysam secde ettiğim mescûd O
Altı cihette de, altı cihetin dışında da ma‘bûd hep O
Bağ, gül, bülbül, sevgili, semâ
Hepsi bahânedir maksûd ancak O’dur O
_____
Yazının ilk yayımlandığı yer: Biga Doğuş Zirve Gazetesi (Aralık 2013) – Fahri Kaplan
Lütfen Yorum Yaz