Archive for Şubat 24th, 2015
2012 senesinde Ferruh’un müstesnâ ritimde bir gazelini, üç yazı ile, beyit beyit ele almış, genel değerlendirmesini ise sonraya bırakmıştık. Yazıya uzun görülebilecek bir ara vermiş olsam da bu değerlendirmeyle yazıyı tamama erdirmek niyetindeyim.
Öncelikle belirtmeliyiz ki Ferrruh’un bu gazelinin en belirgin özelliği kafiyesindedir. Şiirin kafiyesini “laka lak lak laka lak”, “tak taka tak tak taka tak” gibi yansıma sesler, yâhud “bak a bak bak bak a bak”, “yak a yak yak yak a yak” gibi emir cümleleri oluşturur. Bu da alışılagelmedik ve tek başına bir anlam ifade etmeyen kelimelerin gazele âhengini vermesi demek olur ki “müstesnâ ritimde bir gazel” dememizin sebebi de budur. Şiirde âşığın çektiği ızdırâbın yansıma seslerle veya yansıma hissini veren emir ifadeleriyle çağrıştırıldığı dikkat çeker.
Şiirdeki duygular, klâsik Türk şiirinin en temel mevzuu olan aşkın ve aşka dair ızdırabın ortaya çıkardığı duygulardır. Âşık gam kazanında kaynar, cefâ çakmağıyla yanar, gam çekici canına tak eder, sevgilinin boynuna kemendini takmasına râzıdır; yeter ki bir kez hâline baksın. Ancak belirtildiği gibi bu şiirin orijinal tarafı, işlediği duygulardan ziyâde bu duyguları ifadede ve yansıtmada kullandığı müstesnâ yöntemdir. Bunu da edebî, estetik, güzel bir tarzda yapmıştır. Hakkında bu şiir dışında bilgi sahibi olmadığım Ferruh’a kalemine sağlık diyor, kendisine Cenâb-ı Rabbü’l-‘âlemîn’den ganî ganî rahmet diliyorum. Bu vesileyle bu güzel şiiri bir kez daha paylaşmak istiyorum:
GAZEL-İ FERRUH
Bir kezin hâlime ey şeh bak a bak bak bak a bak
Beni cevr odına yeter yak a yak yak yak a yak
Dün ü gün odda durur uş bu cefâ sac ayağı
Kaynadım gam kazanında laka lak lak laka lak
Dil ü cânın kahrın odına tutuşur kav gibi
Bu cefâ çakmağı dostum çak a çak çak a çak
Mihnetinden feleğin bir demir örs oldu yürek
Dokunur gam çekici tak taka tak tak taka tak
Eyle Ferruh kuluna şâhım inâyetle nazar
Boynuma zülf kemendin tak a tak tak tak a tak
(Şiirin alındığı kaynak: İskender Pala, Kronolojik Divan Şiiri Antolojisi, Ötüken Yayınları, İstanbul 1999, sayfa 290)
Hâmiş: Dördüncü kısmı ile birklikte yazı tamamlanmış oldu.
Fahri Kaplan