Archive for Eylül 1st, 2014
Fuzûlî Dîvânı’nda “Kaside Der Na’t-ı Hazret-i Nebevî” başlığıyla yer alan, redifinden dolayı daha çok “Su Kasidesi” olarak bilinen şiir, Kâinâtın Efendisi’ne –salât ve selâm O’nun üzerine olsun- yazılmış şiirler içinde müstesnâ bir yere sahiptir. Fuzûlî, her beytin sonunda “Su” diye seslenerek adeta insanlığın bu temel gıda gibi Seyyidü’l-Mürselîn’e –salât ve selâm O’nun üzerine olsun- olan ihtiyaç ve iştiyâkını dillendirmektedir. Otuz müstesna beyitten oluşan bu şiirin tamamından bahsetmek böyle bir yazının hacmini aşacağından bu yazıda “Su Kasidesi”nin birkaç beytinden söz etmek istiyorum.
Fuzûlî na’tına (na’t, Peygamber Efendimiz’i -salât ve selâm O’nun üzerine olsun- övmek için yazılan şiirlere verilen addır.) şu beyt ile başlıyor:
Saçma ey göz eşkden gönlümdeki odlâre su
Kim bu denli tutuşan odlara kılmaz çâre su
“Ey göz! Gönlümdeki ateşlere gözyaşımdan su serpme. (Zira) Bu denli tutuşan ateşlere su çare olmaz.”
Şâir, gönlündeki ateşten –aşk ateşinden- bahsediyor. Bu ateş, gözyaşlarına sebeb olmakta. Ancak öyle bir ateş ki, gözyaşının -daha doğrusu suyun- böyle bir ateşi söndürmesi bahis mevzuu değil. Belki ateşin üstüne serpilen hafif suyun ateşi hararetlendirmesi gibi, bu su da şâirin gönül ateşinin artmasına yol açıyor.
Dördüncü beyt:
Suya versin bağbân gül-zârı zahmet çekmesin
Bir gül açılmaz yüzün tek verse bin gül-zâre su
“Bahçıvan zahmet çekmesin, gül bahçesini suya versin. Bin gül bahçesine su verse (bile) yüzün gibi bir gül açılmaz.
Şâir, bahçıvana gül bahçesindeki çiçekleri tek tek sulamak için zahmet etmemesini, isterse gül bahçesini suya vermesini, ama o bin tane gül bahçesini suya verse bile Peygamber Efendimiz –sallallahu aleyhi ve sellem- gibi bir gülün açılmayacağını belirtiyor. Aslında Peygamberimiz –sallallahu aleyhi ve sellem- gibi bir gülün açılmayacağını söyleyerek şair, artık yeryüzüne O’nun –sallallahu aleyhi ve sellem- gibi bir insanın gelmeyeceği hakikatini ifade etmektedir.
Altıncı beyt:
Ârızın yâdıyla nem-nâk olsa müjgânım n’ola
Zâyi olmaz gül temennâsiyle vermek hâre su
(Gül gibi) Yanağın hatırlanmasıyla gözlerim nemlense şaşılır mı? Gül (e kavuşma) arzusuyla dikene su vermek boşuna değildir.
Beyitte, Peygamber Efendimiz’in –sallallahu aleyhi ve sellem- yanağı güle benzetilmiş. Ve o yanak – bu ifadeyi Peygamber Efendimiz’in (sallallahu aleyhi ve selem) nûr-efşân yüzü olarak da düşünebiliriz- hatıra geldiğinde gözden yaş damlayıp kirpiklerin ıslanmasına şaşmamak gerektiği şair tarafından ifade edilmiş. “Nasıl ki dikene kavuşmak için güle su vermek gerekir, öyle de Allah Resulü’ne –sallallahu aleyhi ve sellem- kavuşmak için de onun muhabbetiyle diken gibi sivri olan şu kirpikleri ıslatmak gerekir. Tâ ki böylece o müstesnâ gülü görmek mümkün olsun.” nüktesini bu iki mısrada böylece ifade eden şair, ruhun şad olsun! Dilerim öbür tarafta Peygamberimizin –sallallahu aleyhi ve sellem- nur yüzünü temâşâ edersin. İnşaallah hep beraber temâşâ eder, O’nun –sallallahu aleyhi ve sellem- o güzel sözlerini işitiriz.
Kıymetli okuyucular! Niyetim bu yazıya birkaç beyt daha sığdırmaktı. Ancak bu müstesna şiirin üç beytinden söz etmek bile yazıyı doldurdu. Gelecek aya* “Su Kasidesi”nden beyitlere devam etme ümidiyle…
Kaynak: Fuzûlî Dîvânı, Metni Baskıya Hazırlayanlar: Prof. Kenan Akyüz, Süheyl Beken, Doç. Dr. Sedit Yüksel, Dr. Müjgan Cunbur, Akçağ Yayınları, Ankara, 2000.
Fahri Kaplan
_______________________________
Not: Bu yazı ilk olarak Kasım 2012’de “Biga Doğuş Zirve” gazetesinde yayınlanmıştır.
*Yazının yayınlandığı gazete aylık yayın yaptığı için “gelecek aya” ifadesi kullanılmıştır. Lâfistan’da, yazının ikinci bölümü bu ay içinde de yayınlanabilir.
Tags: Fuzuli, na't, Su Kasidesi, Su Kasidesi hakkında yazı